'Yüz binlerce evde zeytin ekmekle açılıyor oruç!'
vehim ve keder
Yandı şerefeler,
Yaklaşan
gecenin vehimleri: Sarıyor ıslak
çarşaflara karısı kapıcının
havale gelen altı aylık kızını,
bir dağ çöküntüsü göğsünde;
buz yetiştiriyor apartman halkı;
ve tam secdeye varacakken
yığılıyor dedem, seccadeye. Kaç
kervan geçti, kaç handa
konakladı dudakları kıpırdarken?
Her yanda sesler: Ambulansın
sireni mi? Bahçede?
gül1er mi muhabbette?
Bu iftar vaktinin kardeşler
bilemedim batınını, zahirini.
Yüz binlerce evde zeytin
ekmekle açılıyor oruç
ya da bir bardak suyla.
Rızk denen nedir? Lokma
yeter Ehl-i Takva'ya.
Şimdi mi çevirdim, açık mıydı
Attar'ın kitabındaki tutuşmuş
sayfa: " Müridi ağlarken
görmüş Davud-i Tai'yi
elinde bir parça ekmek
Sormuş: ' Acın nerende şeyhim,
gözyaşının hikmeti ne? " Şöyle
yanıtlamış Tai: "üç gündür açım, yine de
yiyemiyorum şu kuru dilimi,
bilmediğimden haram mı, helal mi?"
Yanıt ister zamandan kederin
her sorusu. Kandil titrerken
soru olur yeniden yanıt. Ekranda
vezir vükela ve zengin sofraları,
bir kuş sütü eksik. Mahşer yerine dönmüş
Belediye İftar Çadırları.
Hepsi haram Davud-i Tai
hepsi haram.
Ahmet Oktay