Grigori Rasputin
Biraz Verkhoturye-de yaşamış olan, RASPUTİN Romanov hanedanına daha yakın yaşam geçirmek için başkent yolunu tutmaya karar verdi. Böylece, hayatının son on bir yılını papaz gibi o kraliyet ailesi ile geçirdi.
Grigorinin Romanovların üzerinde büyük bir etkisi vardı, bu yüzden çoğu zaman mahkeme ve bazı birçok önemli ulusal konularda, ona danışılırdı. Çok düşman edinmişti böylece.
Bu nedenle, düşmanları onu ortadan kaldırmaya karar verdiler. 1916 yılında, hileli bir toplantı sonunda, düşmanları vahşice Rasputini öldürdü. Birçok hikayede ona şiddet ve acımasız olduklarını yazar. O zamandan beri, efsanevi ve gizemli ünlü Rus insan imajı Rasputini ünlü yapmıştır.
Şifacı bir papaz, çariçenin gözdesi, Rus imparatorluğunun en etkili adamı… İşte bütün bunlar Grigori Yefimovich Rasputin’i anlatan özelliklerden yalnızca birkaçıydı.
Gücünü karizmasından ve tüyler ürperten kehanetlerinden alan, aşk makinesi olarak bilindiği için öldürülmesiyle adeta bir efsane haline gelen Rasputin namı değer Rusya’nın şeytanı olarak da anılır.
Kehanetleriyle Çarın Sonunu Getiren Şeytan: Grigori Rasputin
Küçük yaşlardayken iki kardeşinin boğularak ölmesi onu derinden etkilemiş, ailesinin de etkisiyle dine yönelmesine sebep olmuştu. Üç ay kadar manastırda kalan Rasputin, Meryem'in kendisine göründüğünü iddia ederek seçilmiş kişi olarak insanlara tanıtmaya başladı. Sonrasında 'Tanrı’ya ulaşmanın tek yolunun günah işlemek' olduğuna inanan, Ortodoksların 'hain' bir tarikat olarak kabul ettiği Skopsty'e katıldı.
Rasputin, manastırı terk ettikten sonra bir sapkın haline gelmişti. Banyo yapmadan ve giysilerini bile değiştirmeden aylar boyunca seyahat etti...
İnancı gereği, kendine yaptığı eziyeti artırmak için bazen vücudunun çeşitli kısımlarını mengeneyle sıkıştırdığı bile söylenir. 20’li yaşlarının başında ailesinden ayrıldı; Yunanistan ve Ortadoğu’ya gitti, Kutsal Topraklar’da birkaç hac yolculuğu yaptı. Rasputin, bir 'sapkın'a dönüşmesinden sonra birkaç yıl Rusya’da dolaştı ancak ekim ve hasat işlerine yardım için zaman zaman ailesinin yanına döndü.
Grigori Rasputin’in iktidar basamaklarını hızla tırmanışı ise Rus otokrasisinin ihtişamlı şehri St. Petersburg’a gitmesiyle başladı.
1902 yılında ayak bastığı bu şehirde, 'keşişlik anıları' ve sıra dışı davranışları ile, Rus rahiplerinin ve Rusya halkının ilgisini çekmeyi başardı. 1.93 m boyunda okuma yazma bilmeyen genç vaiz, 1905’de St. Petersburg’da dini bir toplantıya katıldı ve saygın din adamlarıyla tanışarak bu çevrede yer edindi. 1907 yılında yaşanan bir olay ona sarayın tüm kapılarını, kendisinin bile hayal edemeyeceği ölçüde, ardına kadar açtı...
Çar II. Nikolay’ın oğlu Aleksey hemofili hastalığına yakalanmıştı, doktorlar iç kanamalarını durduramadılar. Çar’a oğlunun yakında öleceği bildirildi.
Son çare Rasputin Çariçe tarafından saraya çağrıldı, psişik güçleri ve hipnoz tekniğiyle çocuktaki kanamaları durdurdu. Aleksey'i bütün ağrılarından kurtarınca etrafındaki insanlar ona adeta peygamber gibi davranmaya başladılar. Çariçe Aleksandra, sarayda yaşamaya başlayan Rasputin’in oğlunu korumak için Tanrı tarafından gönderilmiş bir aziz olduğuna inanmaya başlamıştı ve Rasputin’i yanından ayırmaz oldu.
Köylü bir papazın yükseldiği bu "sağ kol" pozisyonu, geleneksel rahip kastını çok öfkelendirmişti.
Artık Rasputin’in yolunda diken, önünde yokuş kalmamıştı. Kavuştuğu prestijin kazandırdığı öz güven ile Çar’a siyasal konularda fikirler vermeye, Çariçe aracılığıyla devlet ve ordu yönetimine karışmaya başladı. Rus ordusunu adeta kendi ordusu haline getirdi.
Bu dönem I. Dünya Savaşı patlak verdi. Rasputin, galip gelmenin tek yolunun Çar Nikolay'ın ordunun başına geçmesiyle olacağını söylemişti. Bunun üzerine Çar ordunun başına geçti...
Ama Rus ordusu Rasputin’in dediği gibi galip gelmemiş ve bozguna uğramıştı. Gizli polis, bir süre sonra devreye girdi ve Rasputin öfkeli Çar’ın karşısına çıkarıldı. Nikolay, ona sürgün cezası vermiş ama Rasputin şehri terk ettiği anda küçük Aleksey onulmaz bir kanamaya tutulmuştu. İlginç bir şekilde papaz çocuktan uzaklaştığında kanamaları başlıyordu.
Kendisine bağımlı hale gelen Çar ve Çariçe’ye her alanda isteklerini dayatan Rasputin, dış politikadan ekonomiye kadar pek çok alanda adeta ülkeye hükmetmeye başladı.
Günahlarını kovdurma isteğiyle kadınları döverek şeytan çıkarma ayinleri düzenliyordu. Yüksek sosyeteden Olga Lokhtina adlı bir kadın, Rasputin’in mesih olduğuna inanıyordu. Kocasını ve çocuklarını terk eden Olgayı Rasputin şiddetle dövüyordu ve Olga bu esnada 'Sen benim Mesih’imsin!' diye bağırıyordu.
Sonunda saraydaki Rasputin karşıtları bu gidişe bir dur diyerek Rasputin’in öldürülmesi için plan yaptılar. Bir davet düzenleyip Rasputin'i bu davete çağırdılar.
Davette Rasputin’e siyanürlü şarap içirildi ama içkiyi içen Rasputin hiçbir şey olmamış gibi ikinci ve üçüncü kadehi de istemişti. Rasputin’e bir şey olmadığını görünce telaşa kapılan görevliler, silahla iki el ateş ettiler. Rasputin başından ve boynundan yaralanmıştı fakat hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkarak kendisine ateş eden adamın yakasından tutup ittirdikten sonra oradan kaçmaya başladı.
Ardından ateş edildi ve 3 merminin isabet etmesiyle Rasputin sonunda yere düştü. Yanına gelen düşmanları hala ölmediğini görünce dövüp bağlayıp nehre attılar.
Günler sonra nehrin kenarında bulunan cesede otopsi yapıldığında silah yaralarından değil boğulma sonucu öldüğü görüldü. Rasputin öldükten bir süre sonra yazdığı esrarengiz bir mektup ortaya çıktı. Mektupta şöyle yazıyordu:
1 Ocak'tan önce öldürüleceğim, eğer soylular tarafından öldürülürsem; soyluların tümü Rusya’dan ayrılacak, Rusya’da kardeş kardeşi öldürecek, 25 yıl içerisinde Rusya’da bir tane bile soylu kalmayacak ve benim ölümümde Çar'ın eğer bir parmağı varsa Çar'ın çocuklarından hiçbiri iki seneden fazla yaşamayacak ve Rus halkı Çar'ın ailesini öldürecek.
Bir zamanların popüler şarkısı Rasputin'e hayat veren Boney M grubunun solisti Bobby Farrell, konser için Petersburg’a gitmiş, konserin ertesi günü oteldeki odasında ölü bulunmuştu.
Boney M'in ölümü Rasputin'inkiyle aynıydı; ölüm tarihi 30 Aralık ve ölüm sebebi ise solunum yetmezliği...