Kadın Hakları ve Hristiyanlık
Kadın hakları günümüzde özellikle kadınların fiziksel ve duygusal şiddete, ayrımcı davranışlara uğraması ile daha fazla gündeme geliyor. Acaba Hristiyanlık kadın hakları konusuna nasıl bakıyor? Hristiyanlıkta kadının yeri nedir? Kadın ikinci sınıf mıdır? Kadın hakları konusunda sonu gelmeyen başlangıcı bilinemeyen bu tartışmaların en derininde yatan nedenler nedir? Peki incil ayetleri kadın hakları konusunda ne der? Peki ne olacak, bu sorunu nasıl çözebiliriz? Hristiyan yaklaşımından çözüme ilerlemek mümkün olabilir mi? Gelin tüm bu sorulara birlikte yanıt arayalım:
Kadın Hakları İle İlgili Sorunun Kaynağı
Öncelikle kadın hakları ihlallerine bakarak başlamakta yarar var, birlikte gözlerimizi ve yüreklerimizi kadınlarımızın neler yaşadığına çevirerek işe başlayalım.
Biliyoruz ki düşmüş bir dünyada yaşıyoruz, dünya en başta yaratılmış olduğu gibi bir cennet bahçesi değil. Günah her şeyi bozduğu gibi en başta bu mükemmel yaratılışı bozmuş oldu.
Peki Tanrı neden daha korunaklı inşa etmedi diye düşünebilirsiniz, madem o kadar mükemmel yarattı neden bir günah ile, bir yanlış seçim ile bozulsun ki diyebilirsiniz. Gerçekten de bir anlığına bu senaryo üzerinde düşünsek daha iyi olabilirdi gibi düşünülebilir. Ama Tanrı’nın çok özel bir planı vardı, bir an için dünyanın o halini düşlediğimizde karşımıza çıkması muhtemel resimden çok daha kıymetli bir fikri vardı Tanrı’nın.
Tanrı bizi kendi benzeyişinde yarattı değil mi? Kendi özelliklerinden kattı bize. Bize o kadar büyük bir kıymet bahşetti ki, öyle özel bir yere koydu ki, bizlere özgür irade verdi. Seçebilecektik, buna hakkımız vardı. Çok riskliydi elbette ama işte o zaman kıymetli olacaktı Tanrı’yı isteyerek, seçerek sevmek. İyi olanı isteyecektik ve de seçecektik. İyi sonuçlar yani sevmek, itaat etmek, doğruluk…. Tüm bunlar daha değerli olacaktı. Çünkü biz özgür irademizi kullanarak seçmiş olacaktık. Ama bunun tersi de söz konusuydu ya insanlık iradesini kötü olanı seçme yönünde kullanırsa! Ve işte tam da bu seçim yapıldı. Bu seçim dünyanın günahla uçuruma sürüklenip altüst olmasına neden oldu.
Bu düşüşle birlikte insanlık çok zarar gördü. Bu kötülükten payımıza düşen; İblisin çalmak, öldürmek ve yok etmek planlarında vücut buldu. İnsanlık kimliğinden, değerinden, aidiyetinden, kutsamalarından, sevilmişliğinden… liste böylece uzar gider. İnsanlar çok fazla çaldırdı, çok şeyi tümüyle kaybetti ve ölümün her türlüsü hayatın en acı gerçeği oldu. İblis kazançta, insan çok kayıpta.
Bu düşüş kadın ve erkek arasına da büyük ayrılık getirdi. İki tamamlayıcı olması gereken unsur birbirine düşman oldu. Tüm insanlık acı kayıplardan büyük bir almakta olduğu halde açık ara en büyük kayıplar kadının payı oldu.
Kadınlar Neden İkinci Hatta Üçücü Sınıf Haline Geldi?
Kadınlar artık ikinci sınıf oluverdi. Size bir anımı anlatayım; kadının toplumdaki yeri ve kayıpları hakkında tartıştığımız bir ortamda bir kadın net bir çıkış yaptı: ‘’Kadın ikinci sınıf filan değil’’ dedi.
Hepimiz doğal olarak gözlerimizi çevirdik onu dilemeye başladık. ‘’Kadın olsa olsa ancak üçüncü sınıf olabilir’’ dedi. Ve çok anlaşılabilir olduğu kadar yürek acıtıcı açıklamasını yaptı.
Bizim bölgemizde erkek önem sırasında birinci sırada gelir, ikinci sırada ise hayvanlarımız gelir; onlara bakılır, doyurulur, vitaminleri bakımları yapılır, gezdirilir, ihtiyaçları özenle karşılanır.
Kadın ise olsa olsa ancak üçüncü sınıf olabilir. Önem sırasında hayvanların önüne geçemez.’’
Sürekli kadınların ikinci sınıf görüldüğü durumlar üzerine kafa yoran bunun değişmesi için çözüm arayışında olan hepimizin ezberini bozan bu çıkış karşısında bir süre sessiz kalabildik sadece. Kadın haklarından mı bahsediyorduk? Durum bundan farklı değil ne yazık ki.
Kadınlarımız üçüncü sınıf, kadınlarımız değersizleştirilmiş durumda, kadınlarımız şiddete maruz kalıyor, kadınlarımızın nefesleri elinden alınıyor- yaşam hakları için mücadele etmek zorundalar, eğitim ve iş olanakları için gereğinden çok daha fazla mücadele etmek durumdalar, kariyer yolculuğundaki mücadeleler mi? Gelin onları çok sonraki aşamalara bırakalım gitsin. Maruz kaldıkları tacizler, tecavüzler ve bunların sonucunda bir de sorumlu tutulmaları, kirli sayılanın onlar sayılması, namus temizleme yöntemlerimiz. Çocuk yaşta evlenip çocukken çocuk doğurup bakma trajedilerimiz söz konusudur.
Baktığımız zaman ülkeden ülkeye, bir coğrafyadan diğerine farklılıklar görüyor olsak da esasen bu istisnalar hariç oldukça küresel bir sorundur. Kadın hakları sorunundan bahsediyorsak, bu denli yaygın ve büyük sorun ile meyvesine ya da sonuçlarına değil köke bakarak ve kökte çalışılarak çözüm arayabiliriz ancak.
İncil ve Kadın Hakları
Kadın hakları sorununun kabaca bir fotoğrafını çekmiş sayılırız. Sonra ki yazılarda konu konu ele alıp sosyal duygusal ve toplumsal yönleriyle yakından inceleyebiliriz bu sorunları. Ama bu aşamada belki peki Hristiyanlıkta çözüm nedir diye biraz kafa yorabiliriz. Peki iman öncümüz İsa Mesih kadın hakları ya da kadın sorunu karşısında nasıl bir tutum içerisindeydi. O’nun kadınlara yaklaşımı neydi.
Bunu incelemek için doğrudan İncil’e bakabiliriz. Karşımıza son derece radikal bir resim çıkacaktır. İsa bu konuda çok netti. Çok açık bir biçimde yaratılıştaki Tanrı’nın tasarısıyla müthiş bir uyum içindeydi kadınlara yaklaşımı. “Peki nesi radikal?” o zaman denebilir. Radikal olan toplumun bakışı ile o kadar da uyum içinde olmadığıdır. Toplumun yaklaşımı doğal olarak günah ile düşüş ile uyum içindeydi. Yani kadın ikinci ya da üçüncü sınıf ve değersiz.
İsa Mesih’in yaklaşımına harika bir örnek olarak hepimizin mutlaka duymuş olduğu ‘Günahsız olan ilk taşı atsın’ örneğine bakalım. Öncelikle İncil’den ayetlere bakalım.
İncil: Yuhanna 8
İsa ise Zeytin Dağı’na gitti. Ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. Bütün halk O’nun yanına geliyordu. O da oturup onlara öğretmeye başladı. Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa’ya, “Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı” dediler. “Musa, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?” Bunları İsa’yı denemek amacıyla söylüyorlardı; O’nu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı.
İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu. Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve, “İçinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın!” dedi.
Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya başladı. Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp İsa’yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu. İsa doğrulup ona, “Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı?” diye sordu.
Kadın, “Hiçbiri, Efendim” dedi.
İsa, “Ben de seni yargılamıyorum” dedi. “Git, artık bundan sonra günah işleme!”
İsa Mesih ve Kadın Hakları
Oldukça açık ve anlaşılması kolay bir bölüm, biraz derinlemesine bakacak olursak:
Dini liderle zinada yakalanan kadını İsa halka ders vermekteyken getirdiler. Herkesin önünde bu kadın Musa’nın halka bildirdiği hükümlere göre yani şeriata göre taşlanarak öldürülmesi gerekir dediler. Peki ya sen diyorsun diye İsa’ya sordular. Aslında İsa’ya tuzak kuruyorlardı. Onun vereceği yanıtı ona karşı kullanacaklardı, O’nu suçlayacak neden arıyorlardı.
İsa eğilip parmağıyla toprağa bir şeyler yazmaya başladı. Onlar İsa’yı suçlamaya çalışırken O, Aranızda günahsız olan ilk taşı atsın’’ dedi. Tekrar eğilip yazmaya devam etti. Kimse yanıt vermedi. Kimse taş da atmadı, herkes gitti. Kimi yorumlara göre İsa toprağa onların günahlarını yazıyordu, o nedenle seslerini çıkaramadılar
Kadına ‘Seni hiçbiri suçlamadı mı?’ Hepsi gitti mi?’ diye sordu. Sonrasında ‘ben de seni yargılamıyorum. Bir daha günah işleme’’ dedi.
Kadın zina etmişti. Ama onunla zina eden erkek neredeydi peki? Halk bu kısmıyla ilgilenmiyordu işin. Yalnız kadın suçlanmaktaydı.
İsa yalnızca kadının değil herkesin günahkâr olduğunu gösteriyordu. Yakalansın yakalanmasın herkesin günahkâr olduğunu gösterdi.
Bu kadar eşitlikçi bir yaklaşım son derece radikaldi. Yapılması gereken kadın taşlanarak öldürülmesiydi. Peki ya erkek! Kiminle gerçekleşmişti zina eylemi. İsa kadına çok radikal bir destek verdi. Yaptığını onaylamadı ama toplumun kadını öldürelim temizlensin bu iş yaklaşımının önüne herkesin elini kolunu bağlayarak geçti.
Bu sadece örneklerden bir tanesi. Sadece bu örneklerden oluşan bir yazı dizisi yapmak bile İsa’nın kadın hakları konusunda ne kadar net bir tutum sergilediğini açıkça ortaya koyar.
Çözüm: Sevgi
Sözün özü; Tanrı yaratırken kadını ve erkeği büyük bir özenle ve sevgiyle kendine benzer yarattı. Eşit değer ile. Ve İsa da aynı şekilde eşitlikçi ve sevgi dolu bir tutum içindeydi.
Kadın sorununa en köklü çözüm bu uyumda gizlidir. Kadın ve erkek arasında oluşmuş, düşüşle gelen bu düşmanlık öze dönüş ile nihai barışa ve çözüme kavuşacaktır.
Tanrı bizi kendine benzer yarattı. Birlik ve barış olduğunda beraber Tanrı’yı yansıtacağız. İşte o zaman iki taraf birbirini sevecek, değer verecek, destekleyecek ve böylece de bu bütünlükte Tanrı’nın güzelliği yansıyacak.
Birbirimizi sevelim çünkü sevgi Tanrı’dandır.