Sanatın İnsan Yaşamındaki Yeri ve Etkileri
Yaratıcı düşüncenin ve insan emeğinin ortaya çıkardığı estetik ürünler, sanat eseri olarak adlandırılır. Günümüzde sanat, kazandığı çeşitlilikle yaşamın ayrılmaz parçası haline gelmiştir. Karnını doyurma, barınma gibi temel ihtiyaçlarını gideren insanın ruhsal doygunluk haline hizmet eder. Sanatın ortaya çıkışında bu faktör öne çıkar. Bu arayış kendini, zamanla daha üst düzey estetik hedeflere bırakmıştır.
Sanatın insan yaşamındaki yeri ve etkileri insanlığın gelişimiyle artmıştır. İlk zamanlarda resim ve müzik gibi doğrudan görsel ve işitsel ihtiyaçlara yönelik eserler üretilirken, daha sonraları yazınsal ürünlerle de çeşitlendirmiştir. Buradan da anlaşıldığı üzere sanatın gelişimi, insanın gelişimi, ile koşuttur. Toplumsal gelişmeler, ekonomik ve sosyal değişimler sanatsal faaliyetleri de değiştirmektedir.
Sanatın insan yaşamındaki önemi esasen azalmadan devam etmektedir. Sanayi devrimi ile birlikte başlayan hızlı teknolojik gelişmeler, insan makine arasındaki ilişkiyle birlikte bireyler arasındaki ilişkileri de kısıtlamıştır. Bireyin çevreye, bireyim kendisine karşı yabancılaşması olarak ortaya çıkan olumsuzlukları ortadan kaldırmada sanatın sağaltıcı gücü etkin olmuştur. Sağaltıcı derken özellikle müziğin ruhsal problemlerin sağaltımı için kullanılması çok eski devirlere kadar uzanır. Aynı şekilde bir uğraşı olarak resim ve heykel terapik etkiler göstermektedir. Müziğin ruhu dinlendirici etkisi, resmin huzur vericiliği hastalara şifa olarak sunulmaya devam etmektedir.
Sanatın insan yaşamındaki yeri ve önemi sadece sağaltıcı etkileri ile sınırlı değildir. Tiyatro ve sinema gibi eğlendirici özellikleri de insanın vazgeçilmez arayışlarına, tercihlerine hitap eder. Sanat an gelir insanın uğraşına eşlik eder, an gelir başlı başına uğraşı alanı olur. İşte sanatçı ve sanatsever birlikteliği de burada ortaya çıkar. Biri olmadan diğeri olmaz. Sanat eserini önemli ve esaslı kılan, sanatsevere ulaşmasıdır. Bu durumun etkileri yazarlar ve şairlerde daha fazladır. Roman yazarı yapıtını tamamladığında okuruyla buluşmaz ise etkili olmaz. Öte yandan ne kadar çok okuru varsa, yazarın o kadar da etkileyiciliği artar.
Günümüz insanı için sanatın insan yaşamındaki yeri ve etkileri önemini giderek artırmaktadır. Eğitim, teknoloji, sağlık, ulaşım gibi hemen tüm alanlarda sanatsal yaratıcılıklar ve zevkler belirleyici olmaktadır.
10 Madde İle Sanatın Yaşantımıza Etkileri
- İfade Araçları: Sanat, duyguları ve düşünceleri ifade etmenin bir yoludur. Hem sanatçılar hem de izleyiciler, sanat yoluyla içsel duygularını ve düşüncelerini ifade etmektedir. Bu durum aynı zamanda kişisel bir terapi şeklidir.
- Toplumsal Düşünce ve Değişim: Sanat, toplumun düşünce ve kültürel değerlerini yansıtır. Zaten birçok sanat eseri, toplumsal sorunlara dikkat çekme ve değişim talep etme aracı olarak yaratılmıştır.
- Estetik Zevk ve Güzellik: Sanat, güzellik ve estetik değerlere vurgu yapar. Sanat eserleri, insanların estetik zevklerini tatmin eder ve yaşamlarına güzellik katar.
- Düşünce ve Yaratıcılık Gelişimi: Sanat, düşünce becerilerini geliştirmektedir. Yaratıcılığı teşvik eder. Hem sanat üretmek hem de sanatı anlamak, beyin aktivitesini artırmaktadır.
- Tarih ve Kültürün Korunması: Sanat, tarih ve kültürel mirası koruma ve iletimde önemli bir rol oynar. Tarihi olayları ve kültürel gelenekleri yansıtan sanat eserleri, gelecek kuşaklara mirastır.
- Eğitim ve Öğrenme Araçları: Sanat, eğitim alanında da kullanılır. Öğrencilere sanat aracılığıyla yeni beceriler öğretilmektedir. Yaratıcılığı teşvik eder ve öğrenme deneyimleri zenginleştirir.
- Duygusal Etki: Sanat, insanlar üzerinde duygusal bir etki yaratmaktadır. Bir resim, bir şarkı veya bir şiir insanların kendilerini mutlu, hüzünlü, heyecanlı veya düşünceli hissetmelerine neden olur.
- Sosyal Etkileşim: Sanat, insanları bir araya getirir ve paylaşılan deneyimler sunar. Sergilere, konserlere veya tiyatrolara katılmak, insanı sosyalleştirir. Sanat insanlara yeni arkadaşlıklar kurmaları için fırsatlar sunar.
- Kritik Düşünme Yeteneği: Sanat, insanlara eleştirel düşünme yeteneği kazandırır. Sanat eserleri üzerinde düşünme, insanlara farklı bakış açıları kazandırır. Onların analitik düşünme becerilerini geliştirir.
- İnsanın Kendini Tanıması: Sanat, insanların kendilerini daha iyi anlamalarına yardımcı olur. Sanatın içinde kendilerini yansıttıkları veya bağ kurdukları eserleri incelemek, kendi derinliklerini keşfetmelerine yardımcı olur.
Sanat, en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip yeni tanımlar yaratılmıştır.[1] Bu tanımlardan en yaygın kabul göreni sanatın edebiyat, resim, müzik, tiyatro, sinema, mimari ve heykel alt türlerinden oluştuğu görüşüdür. Bugün sanat terimi birçok kişi tarafından çok basit ve net gözüken bir kavram gibi kullanılabildiği gibi akademik çevrelerde sanatın ne şekilde tanımlanabileceği, hatta tanımlanabilir olup olmadığı bile hararetli bir tartışma konusudur.[2]
Sanat sözcüğü genelde görsel sanatlar anlamında kullanılır. Sözcüğün bugünkü kullanımı, Batı kültürünün etkisiyle, İngilizcedeki "art" sözcüğüne yakın olsa da halk arasında biraz daha geniş anlamda kullanılır. Gerek İngilizcedeki "art" (artificial = yapay),[3] gerek Almancadaki "Kunst" (künstlich = yapay),[4] gerekse Türkçedeki Arapça kökenli "sanat" (suni = yapay)[5] sözcükleri içlerinde yapaylığa dair bir anlam barındırır. Sanat, bu geniş anlamından Rönesans zamanında sıyrılmaya başlamış,[6] ancak yakın zamana kadar zanaat ve sanat sözcükleri dönüşümlü olarak kullanılmaya devam etmiştir. Buna ek olarak Sanayi Devrimi sonrasında tasarım ve sanat arasında da bir ayrım doğmuş,[7] 1950 ve 1960'larda popüler kültür ve sanat arasında tartışma kaldıran bir üçüncü çizgi çekilmiştir.[8]
Sanatın Duyguların Dışavurumu Olduğu Görüşü
R.G. Collingwood, 1938'de basılan Sanatın İlkeleri (The Principles of Art) isimli kitabında sanatın temel olarak duyguların yaratıcı ifadesi veya dışa vurumu olduğunu söylemiştir.[9]:62 Bunun yanında sanat ve zanaat arasında bir ayrım yapmıştır. Buna göre zanaat, malzemenin bir plan doğrultusunda daha önceden tasarlanmış bir son ürüne dönüştürülmesi iken sanatsal aktiviteler, araçlar ve amaçlar arasında, planlama ve uygulama arasında ayrım yapmayı gerektirmez. Bunun yanında bu görüşe göre, sanat herhangi bir duygunun da dışa vurumu değildir. Bu duygu, ifade edildiği ana kadar açıklık kazanmamış olup ifade edilişi onun keşfedilmesine neden olacak bir duygu olmalıdır. Bu aynı zamanda izleyiciyi de araştırmanın içine alır. Bu teori de sanat olarak kabul edilmeyen bazı aktiviteleri (örneğin bir psikoterapi seanslarını) sanattan ayırt edemediği gibi, sanat olarak kabul edilen bazı eserleri (örneğin Rönesans Döneminde, sanatçının duygularını açığa çıkarmak değil, dinsel duygular uyandırmak amacıyla yapılan resimler) kapsamadığı için, yerini değişik kuram aramalarına bırakmış, hatta tüm bu tanımlama çabalarının başarısız olması sanatın tanımının yapılmaya çalışılmasının ne kadar doğru olduğu tartışmalarını başlatmıştır.[10]:60-64
Sanatların Sınıflandırılması
Sanatlar geleneksel olarak söz sanatı, edebiyat (şiir, dram, hikâye, vs.), kitap sanatı, görsel sanatlar (resim, desen, heykel, vs.), grafik sanatlar (resim, desen, tasarım ve yüzey üzerine uygulanan diğer formlar), plastik sanatlar (heykel, modelleme), dekoratif sanatlar (bezeme, mobilya tasarımı, mozaik, etc.), gösteri sanatları (tiyatro, dans, müzik), güzel sanatlar, el sanatları, ses sanatı (beste olarak), grafik sanatı ve mimarlık (iç mimarlık dahil) gibi kategorilere ayrılır.[11] Bu sınıflandırmalar tarih boyunca değişiklikler göstermiştir. Diğer yaygın sanat türlerine kinetik sanat, soyut sanat, postmodern sanat, bilgisayar sanatı, internet sanatı, etkileşimli sanat, enformasyon sanatı, uygulamalı sanat, erotik sanat, giyilebilir sanat, naif sanat, yeni medya sanatı, kamu sanatı, dînî sanat, sokak sanatı, sprey boya sanatı, halk sanatı, nakış sanatı, ticari sanat, psikedelik sanat, yazılım sanatı, askerî sanat, yeni sanat, gastronomi ve mutfak sanatları, arazi sanatı, kum sanatı, denizcilik sanatı, kağıt sanatı, vücut sanatı, cam sanatı, kaya sanatı, çini sanatı, minyatür sanatı, mezar sanatı, figüratif sanat, alev sanatı ve diğerleri aittir.
Antik Yunan'da sanat, bugünkü anlamından farklı olarak dokuz ilham perisi veya her biri ayrı bir techne'yi sembolize edip vücuda getiren musalara (müzlere) göre gruplandırılmıştır. Hiçbir Müz plastik sanatlarla (heykel, resim, çizim) ilişkili kılınmamıştır. Burada techne kabaca sanat olarak çevrilebildiği gibi zanaat anlamına da gelir ve ayrıca bilimsel disiplinleri de kapsayan bir terimdir. Buna göre dokuz sanat dalı şöyledir:[12]
- Epik şiir, destan (Müz: Kalliope)
- Tarih (Müz: Kleio)
- Müzik ve lirik şiir (Müz: Euterpe)
- Aşk şiiri (Müz: Erato)
- Tragedya (Müz: Melpomene)
- İlahi ve panto (Müz: Polymnia)
- Dans ve koro (Müz: Terpsikhore)
- Komedya ve pastoral şiir (Müz: Thaleia)
- Astronomi (Müz: Urania)